Dil seçimi 📢X


Sosyolojik deney 'sosyal ağlar' başarısız oldu. Sosyal ağ çoktan bir reklam ağı haline geldi

Yayınlanma tarihi: 14 Aralık 2024 / Güncelleme tarihi: 14 Aralık 2024 - Yazar: Konrad Wolfenstein

Sosyolojik deney

Sosyolojik deney “sosyal ağlar” başarısız oldu. Sosyal ağ çoktan bir reklam ağı haline geldi - Resim: Xpert.Digital

Sosyal ağların başarısız vizyonu

Sosyolojik deney “sosyal ağlar” birçok açıdan başarısız oldu.

Bir zamanlar dostluğu, alışverişi ve topluluğu teşvik eden platformlar olarak tasarlanan platformlar artık çok büyük bir reklam ağına dönüştü. Bir zamanlar dünya çapında insanlar arasındaki sosyal bağları güçlendirme potansiyeline sahip olan bu ağlar, artık reklam ve manipülatif algoritmalarla şekilleniyor.

Başlangıçlar: dostluk ve topluluk

Facebook 2000’li yılların başında kurulduğunda insanları birbirine bağlama fikri ön plandaydı. Kullanıcılar arkadaşlarıyla ağ kurabilir, resim paylaşabilir ve düşüncelerini yayınlayabilir. Kişisel etkileşimlerin ön plana çıktığı zararsız bir yerdi. Bu platformlar umudu ve teknolojinin coğrafi veya sosyal engellere bakılmaksızın insanları birbirine yakınlaştırabileceği olasılığını simgeliyordu.

Ancak sosyal ağların büyümesiyle birlikte operatörlerin ekonomik çıkarları da arttı. Ağ kurmanın asıl amacı yavaş yavaş yerini kâr arayışına bıraktı. Yalnızca içeriği sıralamakla kalmayıp aynı zamanda özellikle kullanıcıların dikkatini çeken algoritmaların kullanıma sunulması, dinamiği temelden değiştirdi.

Manipülatif algoritmanın yükselişi

Bugün algoritmaların sosyal ağları ele geçirdiğini inkar etmek zor. Bir kullanıcının yaptığı her şey (beğenme, yorum yapma, hatta bir gönderide harcadığı süre) akışta hangi içeriğin görüneceğini etkiler. Görünüşte bu kişiselleştirilmiş bir deneyim gibi görünebilir ancak aslında farklı bir amaca hizmet eder: Kullanıcıları platformda mümkün olduğu kadar uzun süre tutarak daha fazla reklam sunulabilmesini sağlamak.

Bu algoritmalar aynı zamanda filtre kabarcıklarını da güçlendirir. Kullanıcılar giderek daha fazla mevcut görüşlerini doğrulayan içeriklerle karşı karşıya kalıyor. Farklı görüşler veya tartışmalı bakış açıları giderek daha az ortaya çıkıyor. Bu gelişme tehlikelidir çünkü söylemi kısıtlamanın yanı sıra toplumsal bölünmeleri de derinleştirebilmektedir. Görünüşte zararsız bir "Bunun daha azını göster" veya "Beğen", algoritmayı etkilemek ve balonun daha da derinlerine kapılmak için yeterlidir.

Reklamın hakimiyeti

Bir diğer kritik nokta ise her yerde bulunan reklamlardır. İlk zamanlarında sosyal ağlar reklamsız veya en azından reklam ışıklıyken, bugün ticari içerikle dolup taşıyor. Reklam artık sadece bir aksesuar değil, kullanıcı deneyiminin merkezi bir parçası. Platformlar, kullanıcı sadakatini artırmayı amaçlayan kişiselleştirilmiş reklamları görüntülemek için her tıklamayı izler.

Ancak bu gelişmenin bir bedeli var. Bir zamanlar kişisel hikayelerin ve özgün anların yeri olan akış, artık genellikle normal içerik görünümüne bürünen sponsorlu gönderilerle dolu. Kullanıcıların reklam ile gerçek içerik arasında ayrım yapması giderek zorlaşıyor. Bu karıştırma yalnızca güveni zedelemekle kalmıyor, aynı zamanda platform yorgunluğuna da yol açıyor.

Orijinallik kaybı

Sosyal ağların artan ticarileşmesinin başka bir olumsuz etkisi daha var: özgünlüğün kaybı. Bir zamanlar gerçek etkileşimlerin ve dürüst gönderilerin hakim olduğu günümüzde içerikler genellikle algoritmalar ve erişim göz önünde bulundurularak oluşturulmaktadır. Etkileyiciler ve markalar, maksimum etkileşim oranlarına ulaşmayı amaçlayan optimize edilmiş gönderilere güveniyor. Gerçek iletişimin yerini stratejik pazarlama alıyor.

Bu değişiklik, kullanıcıların kendilerini de etkiliyor. Birçok kişi, daha fazla beğeni ve olumlu geri bildirim almak için hayatlarını mükemmel bir versiyonda sunma baskısını hissediyor. Sosyal karşılaştırma yoğunlaşır ve sıklıkla yetersizlik duygularına ve sosyal izolasyona yol açar.

Veri toplama noktaları olarak sosyal ağlar

Çoğu zaman hafife alınan bir husus, sosyal ağların perde arkasında gerçekleşen muazzam veri toplamadır. Her beğeni, tıklama ve etkileşim, kullanıcıların tercihleri ​​ve davranışları hakkında değerli bilgiler sağlar. Bu veriler yalnızca içeriği ve reklamları kişiselleştirmek için kullanılmaz, aynı zamanda sıklıkla üçüncü taraflara da satılır. Kullanıcı bir ürüne, verileri ise bir metaya dönüşür.

Bu uygulamanın riskleri çok çeşitlidir. Veri ihlallerinden Cambridge Analytica gibi manipülatif seçim kampanyalarına kadar, toplum üzerindeki etkisi derin. Sosyal ağlar, fikirleri etkilemek ve demokratik süreçleri manipüle etmek için ne kadar kolay kullanılabileceğini gösterdi.

Psikolojik etkiler

Sosyal ağların kullanımındaki değişikliklerin psikolojik sonuçları da vardır. Araştırmalar, reklamların sürekli varlığının ve platformların manipülatif tasarımının aşırı uyarılmaya yol açabileceğini gösteriyor. Kullanıcılar kendilerini giderek daha fazla stresli ve tükenmiş hissediyorlar. Sürekli çevrimiçi olma ve hiçbir şeyi kaçırmama ihtiyacı (“bir şeyi kaçırma korkusu”) da tatminsizlik hissine katkıda bulunur.

Algoritmalar aynı zamanda anında onay kültürünü de teşvik eder. Beğeniler ve yorumlar sosyal tanınmanın bir ölçüsü haline gelir. Bu mekanizmalar bağımlılık yaratabilir ve pek çok kullanıcının, özellikle de gençlerin öz saygısı üzerinde olumsuz etki yaratabilir.

Geri dönüş yolu var mı?

Sosyal ağların asıl amacına dönüp dönemeyeceği sorusuna cevap vermek zordur. Bazı platformlar reklamları sınırlamak veya kronolojik yayınlar sunmak gibi yeni yaklaşımları deniyor. Ancak ekonomik baskı hala büyük. İş modeli reklama dayalı olduğu sürece köklü değişiklikler yapmak zor olacaktır.

Umut verici bir yaklaşım, şeffaflık, veri koruma ve reklamsız modellerle karakterize edilen alternatif sosyal ağların teşvik edilmesi olabilir. Daha güçlü düzenleme, olumsuz etkilerin azaltılmasına da yardımcı olabilir. Avrupa'daki Genel Veri Koruma Yönetmeliği (GDPR) gibi girişimler bu yöndeki ilk adımlardır ancak hâlâ yapılması gereken çok şey var.

Sosyal ağdan ticari ağa

Sosyal ağların asıl amacı (insanları birbirine bağlamak) ikinci planda kaldı. Geriye öncelikle karı maksimize etmeyi amaçlayan bir sistem kalıyor. Reklamcılık ve manipülatif algoritmalar platformları temelden değiştirdi ve onları tüketim toplumunun bir yansıması haline getirdi.

Yine de umut var. Ağların uygulamalarına yönelik artan eleştiriler, birçok kullanıcının yeniden düşünmeyi talep ettiğini gösteriyor. Platformların bu talepleri karşılayıp karşılamayacağını ya da orijinal vizyonu canlandıran yeni alternatiflerin ortaya çıkıp çıkmayacağı henüz bilinmiyor. Kesin olan bir şey var: Sosyal ağları kullanma şeklimiz, bunların gelişiminde ve toplum üzerindeki etkisinde çok önemli bir faktör olmaya devam edecek.

İçin uygun:


⭐️ Satış/Pazarlama Blogu ⭐️ Sosyal Medya ⭐️ XPaper  

Almanca