Avrupa, Trump'tan beklenmedik faydalar elde ediyor
Xpert ön sürümü
Dil seçimi 📢
Yayınlanma tarihi: 7 Ağustos 2025 / Güncellenme tarihi: 7 Ağustos 2025 – Yazar: Konrad Wolfenstein
AB-ABD ticaret anlaşmasının güncel durumu nedir?
AB-ABD ticareti yeniden tanımlanıyor: Yüzde 15 gümrük vergisinin etkisi
Avrupa Birliği ve Amerika Birleşik Devletleri, 27 Temmuz 2025'te bir ticaret anlaşmasına vardı. Anlaşma, AB Komisyonu Başkanı Ursula von der Leyen ile ABD Başkanı Donald Trump arasında, Trump'ın İskoçya, Turnberry'deki golf tesisinde imzalandı. Yeni anlaşma, ABD'nin çoğu AB ithalatına %15'lik bir taban tarife uygulayacağını öngörüyor; bu, daha önce uygulanan tarife oranlarından önemli bir değişiklik.
Anlaşma, aylarca süren gerginlik ve belirsizliğin ardından geldi. Trump daha önce, anlaşmaya varılamazsa %30'a varan gümrük vergileri tehdidinde bulunmuştu. Şimdi üzerinde anlaşılan %15'lik oran, bu tehditten önemli ölçüde düşük olsa da, Trump'ın ikinci döneminden önce ortalama yalnızca %1 olan tarihi gümrük vergilerine kıyasla yine de önemli bir artışı temsil ediyor.
İçin uygun:
- Donald Trump ve Ursula von der Luyen – AB ve ABD arasındaki % 15 gümrük temizliği: sonuçların kapsamlı bir analizi
Hangi özel gümrük düzenlemeleri üzerinde anlaşmaya varıldı?
Anlaşmanın özü, AB'nin ABD'ye yaptığı ihracatın çoğuna uygulanacak %15'lik tek tip bir gümrük vergisi oranıdır. Bu oran, otomobil ve otomobil parçaları, yarı iletkenler ve ilaç ürünleri de dahil olmak üzere birçok önemli sektör için geçerlidir. AB Komisyonu, bunun "her şeyi kapsayan" bir oran, bir tavan olduğunu ve diğer gümrük vergileriyle birleştirilemeyeceğini vurgulamaktadır.
Ancak, bu taban tarife oranının önemli istisnaları bulunmaktadır. Çelik ve alüminyum %50 tarifeye tabi olmaya devam etse de, olası bir kota sisteminin kesin detayları hala müzakere edilmektedir. Öte yandan, belirli ürün kategorileri için tam bir tarife muafiyeti üzerinde anlaşmaya varılmıştır. Bunlar arasında uçak ve uçak parçaları, belirli kimyasallar, seçilmiş tarım ürünleri, bazı jenerik ilaçlar, yarı iletken ekipmanlar ve kritik hammaddeler yer almaktadır.
Anlaşma Alman otomotiv sektörünü nasıl etkiliyor?
Alman otomotiv endüstrisi, yeni gümrük vergisi düzenlemelerinden özellikle etkileniyor, ancak karışık tepkiler alıyor. Mutabık kalınan %15'lik gümrük vergisi oranı, daha önce uygulanan %27,5'ten (%25 özel gümrük vergisi artı %2,5 temel gümrük vergisi) düşük olsa da, Trump döneminden önceki tarihi %2,5'lik orana kıyasla altı kat daha fazla.
Alman Otomotiv Sanayii Birliği (VDA) Başkanı Hildegard Müller, anlaşmadan duyduğu memnuniyeti dile getirdi, ancak gümrük vergisi oranının şirketlere yıllık milyarlarca dolara mal olacağını vurguladı. Mercedes-Benz, anlaşmayı "acil bir rahatlama" olarak memnuniyetle karşılarken, Audi ise gümrük vergilerinin yalnızca 2025'in ilk yarısında şirkete 600 milyon avroya mal olduğunu belirtti.
İlginçtir ki, halihazırda ABD'de büyük üretim tesisleri bulunan BMW ve Mercedes-Benz gibi Alman premium üreticileri yeni düzenlemeden faydalanabilir. Buna karşılık AB, ABD'den ithal edilen otomobillere uyguladığı gümrük vergilerini düşürecek, bu da ABD'de üretilen Alman SUV'larının Avrupa'ya daha düşük fiyatlarla ihraç edilebileceği anlamına geliyor.
Avrupa'nın "ikincil savaş alanlarından" kazanç sağladığı neden iddia ediliyor?
Yüksek tarifelerin bariz dezavantajlarına rağmen, Avrupa'nın anlaşmadan faydalanabileceği alanlar da mevcut. Uçak ve uçak parçalarına uygulanan tam tarife muafiyeti, özellikle Airbus olmak üzere Avrupa havacılık endüstrisi için büyük önem taşıyor. Bazı kimyasallar, tarım ürünleri ve kritik hammaddeler için uygulanan muafiyetler, bu sektörlerdeki Avrupalı ihracatçılara rekabet avantajı da sağlayabilir.
Anlaşma aynı zamanda Avrupalı şirketler için bir dereceye kadar planlama güvenliği de sağlıyor. %30'a varan potansiyel tarifeler konusunda aylarca süren belirsizliğin ardından, anlaşma artık iş kararları için net bir temel sağlıyor. Bazı uzmanlar, AB'nin misilleme tarifelerini kaldırarak tüketicilerini, tırmanan bir ticaret savaşının yol açabileceği yüksek fiyatlardan koruduğunu savunuyor.
Anlaşma AB'de ne ölçüde bir reform sürecini tetikleyebilir?
ABD ile yapılan ticaret anlaşması, AB'de gerekli reformlar için bir katalizör görevi görebilir. Trump'ın agresif ticaret politikasıyla yüzleşme, Avrupa'nın zayıf yönlerini ortaya koydu ve şimdi köklü değişim için siyasi iradeyi güçlendirebilir.
Anlaşma, AB'nin mevcut haliyle ABD ile eşit şartlarda müzakere etmek için gerekli müzakere gücüne sahip olmadığını açıkça ortaya koyuyor. Bu durum, savunma, dijitalleşme ve enerji bağımsızlığı gibi alanlarda Avrupa entegrasyonunu ilerletme baskısını artırabilir. Anlaşmada yer alan enerji ithalatı ve yatırım taahhütleri, paradoksal bir şekilde, bu reformlar için gereken fonları sağlayabilir.
Trump deneyimi, Avrupa'nın stratejik özerkliği konusundaki tartışmaları da yoğunlaştırabilir. AB üye ülkeleri, bireysel ticaret ortaklarına bağımlılıklarını azaltmaları ve kendi endüstriyel altyapılarını güçlendirmeleri gerektiğini kabul edebilirler.
Trump istemeden de olsa AB'yi anlaşmadan nasıl geçirecek?
Trump'ın agresif ticaret politikası, AB için istemeden bir uyarı niteliğinde. Yüksek gümrük vergileri tehdidi ve tek taraflı talepler, daha güçlü ve daha birleşik bir Avrupa duruşuna duyulan ihtiyacı vurguladı. Bu durum, birçok olumlu gelişmeyi tetikleyebilir.
Birincisi, dış baskı AB içindeki iç farklılıkların üstesinden gelmeye yardımcı olabilir. ABD tarifelerinin ortak tehdidi, üye devletleri ortak bir Avrupa duruşu lehine ulusal çıkarlarını bir kenara bırakmaya sevk edebilir. İkincisi, bu deneyim AB'yi kendi ekonomik gücünü güçlendirmeye ve ABD'ye yapılan ihracata daha az bağımlı hale gelmeye teşvik edebilir.
ABD'den LNG ithalatının kabul edilmesi, kısa vadede maliyetli olsa da, uzun vadede Alman sanayisinin enerji maliyetlerini düşürebilir ve aynı zamanda Rus gazına olan bağımlılığı azaltabilir. Bu, Avrupa'nın enerji egemenliğini güçlendirecektir.
Trump'ın gümrük vergileriyle ilgili haklı bir noktası var mı?
ABD açısından bakıldığında, AB ile ticaret açığı gerçekten de meşru bir endişe kaynağıdır. AB, 2024 yılında ABD ile mal ticaretinde yaklaşık 50 milyar avroluk bir ticaret fazlası kaydetmiştir ve ABD bunu haksız bir ticaret ilişkisi olarak görmektedir.
Sorun karmaşıktır çünkü ABD'nin mal ticaretinde açığı varken, hizmet ticaretinde, özellikle de dijital hizmetlerde önemli bir fazlası vardır. Ancak ABD, mal ticaretinin imalat sektöründe istihdam yaratmak için daha önemli olduğunu savunmaktadır.
Alman ekonomisinin ihracata olan yüksek bağımlılığı, onu korumacı önlemlere karşı özellikle savunmasız hale getiriyor. Trump, bu zayıflığı AB'ye baskı yapmak ve Amerikan şirketleri için daha iyi koşullar sağlamak amacıyla kullanıyor.
İçin uygun:
Dijital hizmetlerin dış ticaret açığındaki rolü nedir?
Müzakerelerde büyük ölçüde göz ardı edilen önemli bir husus, ABD'nin dijital hizmetlerdeki muazzam fazlasıydı. 2023 yılında, AB'nin ABD ile dijital hizmetlerdeki açığı yaklaşık 110 milyar avroya ulaştı. Google, Meta, Amazon ve Microsoft gibi ABD'li teknoloji devleri, Avrupa'da her yıl milyarlarca dolar kâr elde ediyor.
Bu dijital hizmetler arasında bulut hizmetleri, yayın hizmetleri, dijital reklamcılık ve platform işletmeleri yer almaktadır. Büyük ABD teknoloji şirketleri, Avrupa'da asgari düzeyde vergi öderler – ortalama olarak kârlarının %10'undan azını öderken, diğer şirketler yaklaşık %23 vergi öder.
Birçok ekonomist ve politikacı, AB'nin bu önemli müzakere gücünü kullanmamasını eleştiriyor. Dijital bir vergi veya ABD şirketleri için daha sıkı piyasa erişim kuralları, müzakerelerde etkili bir kaldıraç olabilirdi. Bunun yerine, tartışma neredeyse tamamen geleneksel mal ticaretine odaklandı.
Teknoloji devleri müzakerelerde neden yer almadı?
Dijital hizmetlerin ticaret görüşmelerinden hariç tutulması, görünüşe göre kasıtlı bir stratejik karardı. Trump yönetimi, mal ticaretindeki açığa odaklanarak, hizmet sektöründeki önemli fazlayı görmezden geldi. Bu durum, Trump'ın ticaret ilişkilerine dair çarpık bir tablo çizmesine olanak sağladı.
Ursula von der Leyen yönetimindeki AB, bu dengesizliği müzakerelere taşımayı başaramadı. Bunun olası nedenleri, daha fazla tırmanma korkusu veya teknoloji şirketlerine düşük vergi oranları sağlayan İrlanda ve Lüksemburg gibi bireysel üye devletlerin baskısı olabilir.
Dijital vergiyi pazarlık unsuru olarak kullanma fırsatının kaçırılması, birçok kişi tarafından stratejik bir hata olarak görülüyor. Böyle bir vergi, AB'ye yalnızca ek gelir sağlamakla kalmayacak, aynı zamanda ABD ile müzakere pozisyonunu da güçlendirecekti.
İçin uygun:
- ABD ticaret bakiyesinde eksik olan Google, Amazon, Meta, Microsoft, Tesla ve Nvidia'dan ABD hizmetleri
🎯🎯🎯 Kapsamlı bir hizmet paketinde Xpert.Digital'in kapsamlı, beş katlı uzmanlığından yararlanın | Ar-Ge, XR, Halkla İlişkiler ve SEM
AI & XR-3D oluşturma makinesi: Xpert.digital'den kapsamlı bir hizmet paketinde beş kat uzmanlık, R&D XR, PR & SEM – Resim: Xpert.digital
Xpert.Digital, çeşitli endüstriler hakkında derinlemesine bilgiye sahiptir. Bu, spesifik pazar segmentinizin gereksinimlerine ve zorluklarına tam olarak uyarlanmış, kişiye özel stratejiler geliştirmemize olanak tanır. Pazar trendlerini sürekli analiz ederek ve sektördeki gelişmeleri takip ederek öngörüyle hareket edebilir ve yenilikçi çözümler sunabiliriz. Deneyim ve bilginin birleşimi sayesinde katma değer üretiyor ve müşterilerimize belirleyici bir rekabet avantajı sağlıyoruz.
Bununla ilgili daha fazla bilgiyi burada bulabilirsiniz:
Avrupa'nın ticaret savaşındaki stratejisi: Trump döneminin kazananları mı, kaybedenleri mi?
Alman otomotiv sektörünün güncel durumu nedir?
Bazı endişelerin aksine, Alman otomotiv endüstrisinin durumuna farklı bir açıdan bakmak gerekiyor. Yüksek gümrük vergileri şüphesiz bir yük oluştursa da, Alman üreticiler ABD'de halihazırda önemli bir üretim kapasitesi oluşturdu. 2023 yılında Alman üreticiler ABD'de 844.000'den fazla araç üretti ve bunların yaklaşık yarısı ihraç edildi.
AB'nin ABD otomobil ithalatına uyguladığı gümrük vergilerinin düşürülmesi, yeni iş fırsatlarının kapısını bile açabilir. Alman üreticiler, ABD üretimlerini Avrupa'ya ihracatta kullanarak daha düşük gümrük vergilerinden faydalanabilirler. Ancak bu, ABD'de üretim daha cazip hale geldikçe, Alman tesislerinin zararına da olabilir.
Üreticiler arasında da farklı düzeylerde etkiler görülüyor. Büyük ABD fabrikalarına sahip BMW ve Mercedes-Benz daha esnek tepki verebilirken, ağırlıklı olarak Avrupa'da üretim yapan Audi ve Porsche gibi Volkswagen Grubu markaları gümrük vergilerinden daha ciddi şekilde etkileniyor.
Gümrük vergilerinin maliyetini nihayetinde kim karşılıyor?
Ekonomik gerçek şu ki, gümrük vergileri nihayetinde tüketiciler tarafından karşılanıyor. Avrupa ürünleri ABD'de %15 gümrük vergisine tabiyse, ithalatçıların iki seçeneği var: Maliyetleri kendileri karşılayıp kâr marjlarını düşürebilirler veya maliyetleri Amerikalı tüketicilere yansıtabilirler.
Yale Üniversitesi Bütçe Laboratuvarı'nın hesaplamaları, mevcut ABD tarifelerinin %1,8'lik bir fiyat artışına yol açabileceğini ve bunun da Amerikalı hane başına ortalama 2.400 dolarlık bir gelir kaybına eşdeğer olduğunu gösteriyor. İşin ironik yanı, Trump'ın Amerikan ekonomisini güçlendirme politikalarının nihayetinde kendi vatandaşlarına yük getirmesi.
Ancak ABD hükümeti için ek gümrük vergisi geliri bütçe açığının azaltılmasına yardımcı olabilir. Bu durum, Trump'ın motivasyonunu kısmen açıklıyor, çünkü gümrük vergileri doğrudan vergileri artırmadan bir gelir kaynağı sağlıyor.
Von der Leyen gerçekten bu kadar kötü mü pazarlık yaptı?
Ursula von der Leyen'in müzakere becerileri hakkındaki değerlendirmeler çelişkili. Eleştirmenler, özellikle üç yıl içinde toplam 1,35 trilyon dolarlık enerji ithalatı ve yatırım taahhütleri konusunda çok fazla taviz verdiğini iddia ediyor. Trump'ın bunu AB'den bir "hediye" olarak adlandırması da bu izlenimi güçlendiriyor.
Öte yandan, başlangıçtaki durumu da göz önünde bulundurmak gerekir. Trump, %30'a varan gümrük vergileriyle tehdit etmişti ve AB, müzakerelerde zayıf bir konumdaydı. Üye devletler arasındaki iç anlaşmazlıklar ve ABD pazarına bağımlılık, müzakere alanını önemli ölçüde kısıtlamıştı.
Pragmatik bir bakış açısıyla, von der Leyen'in kötü bir durumdan en iyi şekilde yararlandığı söylenebilir. Anlaşma, ticaret anlaşmazlığının daha da tırmanmasını engelliyor ve Avrupalı şirketler için en azından geçici bir planlama güvencesi sağlıyor.
Peki bazıları neden Avrupa'yı Trump döneminin büyük kazananı olarak görüyor?
Bu iyimser değerlendirme birkaç hususa dayanıyor. İlk olarak, Trump'ın dış baskısı AB'de uzun süredir beklenen reformları hızlandırabilir. ABD ile çatışma, Avrupa'yı kendi rekabet gücünü artırmaya ve daha bağımsız hale gelmeye zorlayabilir.
İkincisi, ABD'den kararlaştırılan enerji ithalatı, paradoksal bir şekilde, Avrupa'nın enerji güvenliğini güçlendirebilir. Enerji kaynaklarını Rusya'dan uzaklaştırmak AB'nin stratejik bir hedefidir ve ABD'den LNG ithalatı, kısa vadede pahalı olsa bile, bu hedefe ulaşmada yardımcı olabilir.
Üçüncüsü, Trump deneyimi Avrupa birliğini güçlendirebilir. Tarihsel olarak, ortak bir dış tehdit genellikle daha fazla entegrasyona yol açmıştır. AB bu krizden daha güçlü çıkar ve yapısal zayıflıklarının üstesinden gelirse, uzun vadede gerçekten fayda sağlayabilir.
İçin uygun:
- Almanya ve AB'de yüksek bir şarkı – ABD ve Çin'e karşı hayatta kalabilmeleri için neden kendilerine ihtiyaçları var
Anlaşmanın uzun vadeli etkileri neler?
Ticaret anlaşmasının uzun vadeli sonuçlarını değerlendirmek hâlâ zor. Bir yandan, küresel ticaret akışlarının yeniden düzenlenmesine yol açabilir. Avrupalı şirketler giderek daha fazla alternatif pazar arayışına girebilir ve ABD'ye olan bağımlılıklarını azaltabilir. Bu da Asya, Afrika ve Latin Amerika ile ticari ilişkileri yoğunlaştırabilir.
Öte yandan, anlaşma transatlantik ekonomik ilişkileri yeni bir zemine oturtabilir. Enerji ithalatı ve yatırımları yoluyla zorunlu kılınan yakınlık, eşitsiz koşullar altında gerçekleşse bile, paradoksal olarak daha yakın bir entegrasyona yol açabilir.
En büyük belirsizlik, anlaşmanın geçerli olup olmayacağı. Trump, AB yatırım taahhütlerini yerine getiremezse gümrük vergilerini %35'e çıkarabileceğini zaten belirtti. 600 milyar dolarlık anlaşmanın, AB Komisyonu'nun garanti edemeyeceği özel şirketlerden gelen niyet mektuplarını içermesi, anlaşmayı özellikle kırılgan hale getiriyor.
Anlaşmaya diğer ekonomik aktörler nasıl tepki veriyor?
İş dünyasının tepkileri büyük ölçüde ılımlı kaldı. Yüzde 30'luk gümrük vergilerinden kurtulmanın sağladığı anlık rahatlama gözle görülür olsa da, uzun vadeli etkiler konusundaki endişeler bundan daha ağır basıyor. Federal Toptan, Dış Ticaret ve Hizmetler Birliği, fiyatların düşeceğine dair abartılı beklentilere karşı uyarıyor.
Finans piyasaları başlangıçta olumlu tepki verdi. Avrupalı otomobil üreticilerinin hisseleri işlem başlangıcında yüzde üçe kadar yükseldi. Ancak bu kısa vadeli rahatlama, şirketlerin karşı karşıya olduğu uzun vadeli zorlukları yansıtmıyor.
Çeşitli partilerden siyasetçiler özellikle eleştireldi. SPD Parlamento Grubu Başkan Yardımcısı Armand Zorn, anlaşmayı olumlu bir sinyal olarak görüyor: daha fazla tırmanma yok. Ancak Zorn, anlaşmanın Avrupa düzeyinde stratejik özerkliği ilerletme ihtiyacını hatırlattığı konusunda uyarıyor.
Anlaşma AB'nin geleceği açısından ne anlama geliyor?
ABD ile yapılan ticaret anlaşması, Avrupa Birliği için bir dönüm noktası teşkil ediyor. Büyük güç rekabetlerinin giderek arttığı bir dünyada AB'nin zayıflıklarını açıkça ortaya koyuyor. ABD ile eşit şartlarda müzakere edememesi, AB'nin ekonomik ve siyasi bütünleşmesini derinleştirmesi gerektiğini gösteriyor.
Anlaşma aynı zamanda gerekli reformlar için bir katalizör görevi görebilir. Kendi zayıflığını deneyimlemek, Avrupa'nın savunma, teknoloji ve enerji gibi alanlarda stratejik özerkliğini ilerletme yönündeki siyasi iradesini güçlendirebilir. AB bir seçimle karşı karşıya: Ya bu krizi temel reformlar için bir fırsat olarak kullanacak ya da ABD ve Çin gibi süper güçler arasında ezilme riskini göze alacak.
Asıl sınav, AB'nin bu deneyimden ders çıkarıp çıkarmayacağı ve gelecekte eşit bir ortak olarak hareket etmek için gerekli adımları atıp atmayacağı olacak. Trump ile yapılan anlaşma, geriye dönüp bakıldığında, Avrupa'nın zayıflığını fark edip üstesinden geldiği an olarak mı, yoksa küresel bir ekonomik aktör olarak yavaş bir düşüşün başlangıcı olarak mı görülebilir?
Küresel pazarlama ve iş geliştirme ortağınız
☑️İş dilimiz İngilizce veya Almancadır
☑️ YENİ: Ulusal dilinizde yazışmalar!
Size ve ekibime kişisel danışman olarak hizmet etmekten mutluluk duyarım.
iletişim formunu doldurarak benimle iletişime geçebilir +49 89 89 674 804 (Münih) numaralı telefondan beni arayabilirsiniz . E-posta adresim: wolfenstein ∂ xpert.digital
Ortak projemizi sabırsızlıkla bekliyorum.