Yayınlanma tarihi: 26 Nisan 2025 / Güncelleme tarihi: 26 Nisan 2025 – Yazar: Konrad Wolfenstein

Almanya'da güvenli sunucu konumu mu? Bulutta veri egemenliği: Almanya'da bir sunucu konumu neden yeterli değil! – Resim: Xpert.Digital
Sunucu konumunun veri güvenliği için hiçbir garanti sunmamasının nedenleri
“Almanya’nın güvenli bir sunucu konumu olduğu” yanılsaması
Almanya'daki sunucularda bulunan verilerin yabancı erişime karşı otomatik olarak korunduğu inancı tehlikeli bir yanılgıdır. Bu analiz, fiziksel konumun tek başına veri güvenliğini garanti etmediğini ve gerçek veri egemenliği için hangi önlemlerin gerekli olduğunu aydınlatmaktadır.
Almanya'daki birçok şirket, verilerini Almanya içindeki sunucularda saklamanın yetkisiz erişime karşı yeterli koruma sağladığını yanlışlıkla varsaymaktadır. Ancak bu varsayım çok önemli bir faktörü göz ardı etmektedir: Bulut sağlayıcısının milliyeti ve ilgili yasal yükümlülükler, veri işlemenin fiziksel konumundan çok daha önemlidir.
CLOUD Yasası (Yasal Yurtdışı Veri Kullanımını Açıklığa Kavuşturma Yasası), 2018'de yürürlüğe giren ve ABD BT şirketlerinin, uluslararası iştirakleri de dahil olmak üzere, depoladıkları verileri, verilerin fiziksel olarak nerede saklandığına bakılmaksızın, talep üzerine ABD yetkililerine teslim etmelerini gerektiren bir ABD yasasıdır. Özellikle, bir şirket AWS, Google Cloud, Microsoft Azure veya diğer ABD merkezli hizmetleri kullanıyorsa, veriler Frankfurt, Berlin veya Münih'teki sunucularda bulunsa bile, potansiyel olarak ABD erişimine tabidir.
Bu yasanın etkileri genellikle hafife alınıyor: "Bulut Yasası, Google Cloud, Microsoft Azure, Amazon Web Services ve Dropbox gibi ABD bulut sağlayıcılarını, bulutta depolanan verileri talep üzerine ABD yetkililerine erişilebilir hale getirmeye zorluyor." Sonuç açık: "Bu, GDPR düzenlemelerini fiilen geçersiz kılıyor."
İçin uygun:
- ABD Bulut Yasası neden Avrupa ve dünyanın geri kalanı için bir sorun ve risktir: Uzaklara ulaşan bir yasa -
ABD yasaları ile Avrupa veri koruma yasaları arasındaki temel çatışma
Bulut Yasası (CLOUD Act) ile Avrupa Genel Veri Koruma Yönetmeliği (GDPR) arasındaki çatışma, şirketleri çözülemeyen bir ikilemle karşı karşıya bırakmaktadır. AB'de sunucu lokasyonlarına sahip ABD'li sağlayıcılar, GDPR'nin açıkça yasaklamasına rağmen, ABD yetkililerine sunucularına erişim izni vermekle yükümlüdürler. Bu yasal tutarsızlık, her iki yasal çerçeveye de uyum sağlamayı pratikte imkansız hale getiren sürekli bir gerilim yaratmaktadır.
Bu sorun, salt veri korumasının ötesine geçerek veri egemenliğinin temel sorusuna değiniyor. ABD yetkililerinin potansiyel erişim olanakları nedeniyle, "şirketler fiilen verileri ve dolayısıyla fikri mülkiyetleri üzerindeki kontrolü kaybediyor", bu da özellikle ticari ve iş sırları için kritik önem taşıyor.
Hukuki gelişmeler: Schrems II'den AB-ABD Veri Gizliliği Çerçevesine
Hukuki durum, çeşitli mahkeme kararları ve yeni anlaşmalarla gelişti. Avrupa Adalet Divanı'nın Temmuz 2020 tarihli "Schrems II" kararı, ABD'nin gözetim uygulamalarının Avrupa veri koruma standartlarıyla bağdaşmadığı gerekçesiyle "AB-ABD Gizlilik Kalkanı"nı geçersiz ilan etti. Bu karar, ABD'ye veri transferlerini önemli ölçüde engelledi.
Buna karşılık, Avrupa Komisyonu Temmuz 2023'te yeni AB-ABD Veri Gizliliği Çerçevesini (DPF) kabul etti. Bu çerçeve, Schrems II kararının ortaya koyduğu endişeleri gidermeyi amaçlamaktadır: "Yeni çerçeve, ABD istihbarat teşkilatlarının AB verilerine erişimini kısıtlayan güvenceler ve güvencelerin ihlaliyle toplanmışsa AB vatandaşlarının verilerinin silinmesini emredebilecek bir inceleme mahkemesi kurarak bu endişeleri gidermeyi amaçlamaktadır."
Bununla birlikte, bu çerçeve tartışmalı olmaya devam etmektedir. Sadece 27 Haziran 2025'e kadar geçerlidir ve Avrupa Komisyonu yakın zamanda Birleşik Krallık için yeterlilik kararlarının altı ay daha uzatılmasını önermiştir. Bu nedenle, bu yasal zeminin istikrarı hiçbir şekilde garanti altında değildir.
Alman şirketleri için gerçek riskler
ABD bulut hizmetlerinin kullanımı Alman şirketleri için belirli riskler taşımaktadır:
- Veri ihlalleri: CLOUD Yasası, ABD yetkililerinin gerçek veri sahibinin bilgisi olmadan hassas verilere erişmesine olanak tanıyor ve bu da GDPR'ı ihlal ediyor.
- Hukuki ikilem: Şirketler bir zorlukla karşı karşıya: Ya CLOUD Yasası'na uyarak GDPR'ı ihlal edecekler ya da verileri ABD yetkililerine aktarmayı reddederek ABD yasalarını ihlal edecekler. Her iki durumda da para cezasıyla karşı karşıya kalacaklar.
- Fikri mülkiyet üzerindeki kontrolün kaybı: Özellikle ticari sırlar, stratejik planlar ve araştırma sonuçlarına erişim potansiyeli kritik önem taşımaktadır.
- Şeffaflık eksikliği: ABD yetkilileri, ilgili şirketi bilgilendirmeden verilere erişebiliyor.
İçin uygun:
Gerçek veri egemenliği: ABD bulut sağlayıcılarına alternatifler
Gerçek veri egemenliğine ulaşmak için şirketler alternatif stratejileri değerlendirmelidir:
1. Güvenli bir alternatif olarak Avrupa bulut sağlayıcıları
Etkili bir çözüm, CLOUD Yasası'na tabi olmayan AB merkezli bulut sağlayıcılarına geçmektir. Örnekler şunlardır:
- IONOS Cloud: Avrupa merkezli bir sağlayıcı olarak IONOS, yalnızca AB'nin sıkı veri koruma yasalarına tabidir ve veriler üzerinde tam kontrol sağlar. Veriler Almanya'da saklandığı için yurt dışından erişime karşı korunmaktadır. IONOS, GDPR'ye uygun olarak faaliyet göstermekte ve ISO 27001, BSI IT Baseline Protection ve C5 sertifikası dahil olmak üzere en yüksek güvenlik ve uyumluluk standartlarını karşılamaktadır.
- Hetzner: GDPR uyumlu barındırma hizmetleri sunar ve müşteri verilerini üçüncü ülkelere aktarmaz. ABD ve Singapur'daki bulut hizmetleri bile GDPR uyumludur, çünkü müşteri verileri Hetzner Online GmbH'de kalır ve iştiraklerine aktarılmaz.
Avrupa sağlayıcılarının avantajları açıktır: "Avrupa sağlayıcısı olarak IONOS, yalnızca AB'nin sıkı veri koruma yasalarına tabidir ve bu nedenle verileriniz üzerinde tam kontrol sağlar."
2. Başarılı geçiş örnekleri
Bu tür geçişlerin uygulanabilirliği, Google Cloud Platform'dan (GCP) Almanya'daki Hetzner veri merkezlerine taşınan Open Data Denmark örneğiyle gösterilmektedir. Bu geçiş, GCP ile ilgili güven, veri koruma ve veri egemenliği konularındaki artan endişelerden kaynaklanmıştır. Bu geçiş üç önemli avantaj sağlamıştır:
- Maliyet verimliliği: İşletme maliyetlerinde %30'dan fazla azalma
- Veri egemenliği: Almanya'da barındırma, özellikle GDPR olmak üzere AB düzenlemelerine tam uyumluluğu sağladı
- Performans: Daha iyi donanım ve ağ altyapısı
Gerçek veri egemenliğine ulaşmak için pratik adımlar
Gerçek veri egemenliğine ulaşmak için şirketler aşağıdaki adımları göz önünde bulundurmalıdır:
- Bulut sağlayıcılarını belirleyin: Mevcut bulut sağlayıcınızın bir ABD şirketi olup olmadığını veya ABD mevzuatına tabi olup olmadığını kontrol edin.
- Risk değerlendirmesi yapın: Hangi verilerin özellikle hassas olduğunu ve ABD'li sağlayıcılarla hangi risklere maruz kalabileceğini değerlendirin.
- Alternatif sağlayıcıları değerlendirin: GDPR uyumluluğunu tam olarak garanti eden IONOS veya Hetzner gibi Avrupa bulut sağlayıcılarını alternatif olarak göz önünde bulundurun.
- Bir geçiş stratejisi geliştirin: Kritik verilerin ve uygulamaların Avrupa sağlayıcılarına aşamalı olarak geçişini planlayın.
- Veri koruma önlemleri uygulayın: Şifreleme ve sıkı erişim kontrolleri gibi ek güvenlik önlemleri uygulayın.
Bununla ilgili daha fazla bilgiyi burada bulabilirsiniz:
- Tüm şirket konuları için bağımsız ve veriler arası bir kaynak çapında AI platformunun yapay zeka entegrasyonu
Bağımlılık yerine egemenlik
Verileri yalnızca Almanya'daki sunucularda depolamak, gerçek veri egemenliğini garanti altına almak için yeterli değildir. Bulut sağlayıcısının yasal yapısı ve kökeni, hassas şirket verilerinin etkin bir şekilde korunması için çok önemlidir.
Süregelen hukuki belirsizlikler ve ABD yasaları ile Avrupa veri koruma yasaları arasındaki temel çatışma göz önüne alındığında, Avrupa bulut sağlayıcılarına geçmek, birçok şirket için verileri üzerinde gerçek kontrol sağlamanın en güvenli yoludur. Bu karar çaba gerektirse de, uzun vadede veri koruma ve dijital egemenlik için en güvenilir temeli sunmaktadır.
Şirketler, daha fazla yasal gelişmeyi veya bir sonraki "Schrems" kararını beklemek yerine, proaktif davranmalı ve dijital altyapıları üzerindeki kontrolü yeniden ele geçirmelidir. Sadece bu şekilde, sözde güvenli sunucu konumları aracılığıyla sağlanan "kağıt üzerindeki güvenlik"in ötesinde, gerçek veri egemenliği elde edilebilir.
İçin uygun:
Küresel pazarlama ve iş geliştirme ortağınız
☑️İş dilimiz İngilizce veya Almancadır
☑️ YENİ: Ulusal dilinizde yazışmalar!
Size ve ekibime kişisel danışman olarak hizmet etmekten mutluluk duyarım.
iletişim formunu doldurarak benimle iletişime geçebilir +49 89 89 674 804 (Münih) numaralı telefondan beni arayabilirsiniz . E-posta adresim: wolfenstein ∂ xpert.digital
Ortak projemizi sabırsızlıkla bekliyorum.














